whatsapp

Anadolu’da ana hikâyeleri

EFSANE HİKAYELER; (SG) - Seydişehir Gündem | 30.07.2024 - 18:13, Güncelleme: 31.07.2024 - 00:54
 

Anadolu’da ana hikâyeleri

Beni üzgün üzgün seyreden annem, o zaman dolaptan çantasını çıkardı, para aradı.
Araştırmacı tarihçi yazar: Mehmet Kiraz 13 yaşındaydım. Ortaokula gidiyordum. Babam öleli 2 yıl olmuştu. Yoksul düşmüştük. Annem terzilik yapıyordu, zar zor geçiniyorduk. Büyük bir evin iki odasında oturuyorduk. Kitaplarımın çoğu noksandı, okul çantam bile yoktu… Bayram geldi. Annem ne yaptı etti, bana bir ayakkabı aldı. Bir pantolonla bir gömlek dikti. Sabah erkenden kalkıp giyindim. Bir gün önceden sözleşmiştik. İki arkadaşım beni evden alacaklar, birlikte bayram yerine gidecektik. Atlıkarıncaya, kiralık bisikletlere binecek, tatlıcıda tatlı yiyecektik. Belki sinemaya da gidecektik… Annemden para istedim. “Paramız yok oğlum,” dedi. Çılgına dönmüştüm, arkadaşlarım neredeyse geleceklerdi. Onlara ne diyebilirdim? Parasız olduğumuzu, Bu yüzden bayram yerine gidemeyeceğimi söyleyemezdim ya… Hırçınlaşmıştım, üstümdekileri çıkarıp duvarlara atmaya başladım. Beni üzgün üzgün seyreden annem, o zaman dolaptan çantasını çıkardı, para aradı. Bula bula bir lira buldu. Kadıncağızın bir lirası kalmıştı yalnız, bütün parası oydu. O bir lirayı bana uzattı: “Haydi giyin,” dedi, “Bir lira yetmez mi?" Bir lira o zaman büyük paraydı. Oraya buraya attığım elbiselerimi ayakkabılarımı topladım. Yeniden giyindim. Paramı cebime koyup arkadaşlarımı beklemeye başladım… Geldiler. Biraz oturdular. Annem onlara şeker ikram etti, ikisini de okşadı, öptü. Sonra: “Haydi artık gidin!” dedi. “Güzel güzel eğlenin!” Sokağa çıktık. Çok neşeliydim, kabıma sığamıyordum. Fakat köşeyi dönerken evimize baktım. Annem pencereden uzanmış, gülümseyerek bana el sallıyordu. O zaman içimden bir ağlamadır geldi, gözlerim dolu dolu oldu. Tıkanıyordum. Ağladığımı belli etmemeye çalışarak arkadaşlarıma: “Ben gelmeyeceğim” dedim. Neden olduğunu anlamadılar. Biri: “Paran yok ondan gelmiyorsun.” dedi, alay ederek. Elimi cebime attım ve bir lirayı çıkarıp gösterdim: “İşte para!” dedim. Beni orada bırakıp gittiler… Bir süre sokaklarda sersem sersem dolaştım. Kimseye göstermeden hıçkıra hıçkıra ağladım. Sonra gözlerimi sildim. Elimden geldiği kadar neşeli olmaya çalışarak eve döndüm. Annem beni görünce: “Neden döndün?” diye sordu. “Canım istemedi” dedim ve cebimden bir lirayı çıkarıp anneme uzattım… Zavallı kadıncağız, çok şaşırdı. Parayı elimden alıp masanın üstüne koydu. Sonra beni kucakladı, göğsüne bastırdı. O da hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Ben ağlamıyordum artık. Annemin yüzünü öptüm ağlamamasını söyledim. Artık üzüntülü değildim… Bayram yerine gidemediği için üzülmek; Benim gibi koca bir çocuğa, Bir ortaokul öğrencisine yakışmazdı… Olgun bir adam olmuştum birdenbire. Melih Cevdet Anday
Beni üzgün üzgün seyreden annem, o zaman dolaptan çantasını çıkardı, para aradı.

Araştırmacı tarihçi yazar: Mehmet Kiraz

13 yaşındaydım.

Ortaokula gidiyordum.

Babam öleli 2 yıl olmuştu.

Yoksul düşmüştük.

Annem terzilik yapıyordu, zar zor geçiniyorduk.

Büyük bir evin iki odasında oturuyorduk.

Kitaplarımın çoğu noksandı, okul çantam bile yoktu…

Bayram geldi.

Annem ne yaptı etti, bana bir ayakkabı aldı.

Bir pantolonla bir gömlek dikti.

Sabah erkenden kalkıp giyindim.

Bir gün önceden sözleşmiştik.

İki arkadaşım beni evden alacaklar, birlikte bayram yerine gidecektik.

Atlıkarıncaya, kiralık bisikletlere binecek, tatlıcıda tatlı yiyecektik.

Belki sinemaya da gidecektik…

Annemden para istedim.

“Paramız yok oğlum,” dedi.

Çılgına dönmüştüm, arkadaşlarım neredeyse geleceklerdi.

Onlara ne diyebilirdim?

Parasız olduğumuzu,

Bu yüzden bayram yerine gidemeyeceğimi söyleyemezdim ya…

Hırçınlaşmıştım, üstümdekileri çıkarıp duvarlara atmaya başladım.

Beni üzgün üzgün seyreden annem, o zaman dolaptan çantasını çıkardı, para aradı.

Bula bula bir lira buldu.

Kadıncağızın bir lirası kalmıştı yalnız, bütün parası oydu.

O bir lirayı bana uzattı:

“Haydi giyin,” dedi,

“Bir lira yetmez mi?"

Bir lira o zaman büyük paraydı.

Oraya buraya attığım elbiselerimi ayakkabılarımı topladım.

Yeniden giyindim.

Paramı cebime koyup arkadaşlarımı beklemeye başladım…

Geldiler.

Biraz oturdular.

Annem onlara şeker ikram etti, ikisini de okşadı, öptü.

Sonra: “Haydi artık gidin!” dedi.

“Güzel güzel eğlenin!”

Sokağa çıktık.

Çok neşeliydim, kabıma sığamıyordum.

Fakat köşeyi dönerken evimize baktım.

Annem pencereden uzanmış, gülümseyerek bana el sallıyordu.

O zaman içimden bir ağlamadır geldi, gözlerim dolu dolu oldu.

Tıkanıyordum.

Ağladığımı belli etmemeye çalışarak arkadaşlarıma:

“Ben gelmeyeceğim” dedim.

Neden olduğunu anlamadılar.

Biri: “Paran yok ondan gelmiyorsun.” dedi, alay ederek.

Elimi cebime attım ve bir lirayı çıkarıp gösterdim:

“İşte para!” dedim.

Beni orada bırakıp gittiler…

Bir süre sokaklarda sersem sersem dolaştım.

Kimseye göstermeden hıçkıra hıçkıra ağladım.

Sonra gözlerimi sildim.

Elimden geldiği kadar neşeli olmaya çalışarak eve döndüm.

Annem beni görünce:

“Neden döndün?” diye sordu.

“Canım istemedi” dedim ve cebimden bir lirayı çıkarıp anneme uzattım…

Zavallı kadıncağız, çok şaşırdı.

Parayı elimden alıp masanın üstüne koydu.

Sonra beni kucakladı, göğsüne bastırdı.

O da hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

Ben ağlamıyordum artık.

Annemin yüzünü öptüm ağlamamasını söyledim.

Artık üzüntülü değildim…

Bayram yerine gidemediği için üzülmek;

Benim gibi koca bir çocuğa,

Bir ortaokul öğrencisine yakışmazdı…

Olgun bir adam olmuştum birdenbire.

Melih Cevdet Anday

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirgundem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.